İlgi Alanlarım

Göğüs cerrahisi alanında özellikle minimal invaziv cerrahi yöntemler (VATS, RATS), akciğer kanseri cerrahisi, intratorasik hava kaçağı yönetimi, timus hastalıkları ve trakea cerrahisi başlıca ilgi alanlarım arasında yer almaktadır. Ayrıca postoperatif komplikasyonların önlenmesi, bronş plastik cerrahileri, endoskopik tanı ve tedavi yaklaşımları ile girişimsel pulmonoloji uygulamaları üzerinde de yoğunlaşmaktayım. Klinik pratiğin yanı sıra, akademik çalışmalar ve deneysel modellerle cerrahi tekniklerin geliştirilmesi üzerine araştırmalar yürütmekteyim.

Kapalı Akciğer Ameliyatları

Kapalı Akciğer Ameliyatları (VATS) Nedir?

Kapalı akciğer ameliyatları, göğüs cerrahisinde son yıllarda hızla yaygınlaşan ve hastaların konforunu ön planda tutan modern cerrahi yöntemlerdir. Bu yöntemde, geleneksel açık ameliyatlardaki gibi büyük kesiler yapılmaz. Bunun yerine, genellikle 1 ila 3 santimetre arasında değişen küçük kesilerden göğüs boşluğuna girilir ve ameliyat özel kameralar ve uzun cerrahi aletler yardımıyla gerçekleştirilir. Bu tekniğe VATS (Video Yardımlı Torakoskopik Cerrahi) adı verilir.

Hangi Hastalıklarda Kullanılır?

Kapalı yöntemle yapılan akciğer ameliyatları birçok farklı göğüs hastalığında güvenle uygulanabilir. Bunlar arasında:

  • Akciğer kanseri (erken evrelerde)

  • Pnömotoraks (sönmüş veya patlamış akciğer)

  • Akciğer kistleri

  • Bronşektazi (bronşların genişleyip iltihaplandığı durumlar)

  • Plevral efüzyon (akciğer zarları arasında sıvı birikmesi)

  • Bazı enfeksiyonlar ve iltihaplı durumlar

bulunur. Bu hastalıklar, kapalı yöntemle hem tanı koymak hem de tedavi etmek amacıyla başarıyla tedavi edilebilmektedir.

Kapalı Ameliyatların Avantajları Nelerdir?

Kapalı akciğer ameliyatlarının, klasik açık ameliyatlara göre birçok avantajı vardır:

  • Daha az ağrı: Küçük kesiler sayesinde hasta daha az ağrı hisseder.

  • Daha az kan kaybı: Cerrahi sırasında kanama riski çok daha düşüktür.

  • Daha düşük komplikasyon riski: Ameliyat sonrası komplikasyonlar (enfeksiyon, kanama vb.) daha az görülür.

  • Daha hızlı iyileşme: Hastalar genellikle birkaç gün içinde taburcu edilir.

  • Estetik fayda: Büyük kesi izi yerine birkaç küçük iz kalır.

  • Sosyal yaşama hızlı dönüş: Hastalar işlerine ve günlük yaşamlarına daha erken dönebilirler.

Akciğer Kanseri

Akciğer Kanseri ve Cerrahi Tedavi Seçenekleri

Akciğer kanseri, tüm dünyada ve ülkemizde en sık görülen ve en fazla ölüme neden olan kanser türlerinden biridir. Ancak özellikle erken evrede tespit edilen akciğer kanseri vakalarında, cerrahi tedavi ile tamamen iyileşme mümkündür.

Akciğer kanseri genellikle belirti vermez ve çoğu zaman başka bir nedenle çekilen akciğer filmi ya da tomografide tesadüfen fark edilir. Bazı hastalarda ise öksürük, balgamda kan, nefes darlığı, göğüs ağrısı veya halsizlik gibi şikayetler olabilir.

Tanı Nasıl Konur?

Akciğer kanserinden şüphelenildiğinde, ilk olarak görüntüleme yöntemleri (akciğer grafisi, BT, PET-BT) kullanılır. Ardından tanının kesinleşmesi için biyopsi yapılır. Bu işlem genellikle bronkoskopi, iğne biyopsisi veya bazı durumlarda cerrahi yöntemlerle gerçekleştirilir.

Cerrahi Tedavi Ne Zaman Uygulanır?

Eğer kanser erken evrede ise, yani tümör sadece akciğer içinde sınırlı kalmışsa ve başka bir yere yayılmamışsa, ameliyatla tümörün çıkarılması en etkili tedavi seçeneğidir. Cerrahi, çoğu zaman hastanın yaşam süresini uzatır ve tamamen iyileşme şansı sağlar.

Ameliyat Türleri Nelerdir?

Ameliyatın şekli, tümörün yerine, büyüklüğüne ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlenir:

  • Lobektomi: Akciğerin bir lobunun çıkarılması. En sık uygulanan yöntemdir.

  • Segmentektomi veya Wedge Rezeksiyon: Daha küçük alanların çıkarılması. Uygun hastalarda tercih edilir.

  • Pnömonektomi: Akciğerin tamamının alınması. Gerekli durumlarda uygulanır.

Bu ameliyatlar artık çoğu zaman kapalı yöntemle (VATS) yapılabilmektedir. Bu sayede hasta daha az ağrı duyar, daha kısa sürede taburcu edilir ve yaşamına daha hızlı döner.

Cerrahi Sonrası Süreç Nasıldır?

Ameliyat sonrası hastalar genellikle birkaç gün hastanede kalır. İlk günlerde göğüs tüpleri takılı olabilir. İyileşme süreci kişiden kişiye değişmekle birlikte, çoğu hasta birkaç hafta içinde normal yaşamına döner. Düzenli kontrollerle hastalığın tekrarlayıp tekrarlamadığı izlenir.

Timus ve Timoma

Timus Bezi ve Timoma (Timus Tümörü) Nedir?

Timus, göğüs kafesinin tam ortasında, göğüs kemiğinin hemen arkasında yer alan küçük bir bezdir. Bağışıklık sisteminin gelişiminde özellikle çocukluk çağında önemli rol oynar. Yaş ilerledikçe küçülür ve genellikle erişkinlikte daha az aktif hale gelir.

Timoma, timus bezinden kaynaklanan iyi huylu veya düşük dereceli kötü huylu bir tümördür. Yavaş büyür ve çoğu zaman başka organlara yayılmadan sınırlı kalır. Ancak bazı durumlarda çevre dokulara ilerleyebilir.

Belirtiler Nelerdir?

Timomalar genellikle tesadüfen, başka bir nedenle çekilen göğüs tomografilerinde fark edilir. Ancak bazı hastalarda şu şikayetler olabilir:

  • Göğüs ağrısı

  • Nefes darlığı

  • Uzun süren öksürük

  • Ses kısıklığı

  • Yutma güçlüğü

Ayrıca timoma hastalarının yaklaşık üçte birinde, miyastenia gravis adı verilen ve kas güçsüzlüğüyle seyreden bir bağışıklık hastalığı da görülebilir.

Tanı Nasıl Konur?

Timoma şüphesi olan kişilerde ilk adım, bilgisayarlı tomografi (BT) ile kitlenin yerinin ve boyutunun belirlenmesidir. Gerekirse biyopsi yapılabilir, ancak çoğu zaman doğrudan cerrahiyle çıkarılıp patolojik inceleme yapılması tercih edilir.

Tedavisi Nasıldır?

Cerrahi, timomanın en etkili tedavisidir. Tümör ve çevresindeki timus dokusu birlikte çıkarılır. Eğer tümör çevre dokulara yayılmışsa, ek doku çıkarımı da yapılabilir.

Cerrahi, hastanın durumuna göre:

  • Kapalı yöntemle (VATS veya RATS)

  • Klasik açık yöntemle (sternotomi)

yapılabilir. Kapalı yöntem, uygun hastalarda daha az ağrı ve daha kısa iyileşme süresi sağlar.

Gerekli durumlarda ameliyat sonrası ışın tedavisi (radyoterapi) veya kemoterapi de uygulanabilir.

Timomaların Takibi

Timoma cerrahisi sonrası düzenli kontrol gerekir. Tümörün yeniden oluşup oluşmadığını takip etmek için belirli aralıklarla görüntüleme yapılır. Ayrıca eşlik eden miyastenia gravis gibi hastalıkların yönetimi için nöroloji takibi de gerekebilir.

Göğüs Duvarı Şekil Bozuklukları

Göğüs Duvarı Şekil Bozuklukları Nedir?

Göğüs duvarı şekil bozuklukları, göğüs kafesinin dış görünümünü etkileyen, doğuştan ya da gelişimsel olarak ortaya çıkan durumlardır. Bu bozukluklar genellikle kaburgaların ve göğüs kemiğinin (sternum) anormal büyümesi sonucu oluşur. Hem estetik hem de bazı durumlarda solunum ve kalp fonksiyonları üzerinde etkili olabilir.

En Sık Görülen Şekil Bozuklukları Nelerdir?

  1. Kunduracı Göğsü (Pektus Ekskavatum):
    Göğüs kemiği içeriye doğru çöküktür. Özellikle ergenlik döneminde belirginleşebilir. Hafif vakalarda sadece görüntü bozukluğu yaratırken, ileri vakalarda nefes darlığı, çabuk yorulma ve göğüs ağrısı gibi şikayetlere yol açabilir.

  2. Güvercin Göğsü (Pektus Karinatum):
    Göğüs kemiği öne doğru çıkıktır. Genellikle ergenlik çağında fark edilir. Estetik kaygıların dışında genellikle sağlık açısından ciddi sorun yaratmaz, ancak bazı çocuklarda nefes alma zorluklarına neden olabilir.

  3. Asimetrik Göğüs Bozuklukları:
    Göğüs kafesinin bir tarafında çöküklük ya da çıkıklık olabilir. Bu durum skolyoz (omurga eğriliği) gibi diğer yapısal sorunlarla birlikte de görülebilir.

Tanı Nasıl Konur?

Tanı, genellikle fizik muayene ile konur. Gerekli durumlarda göğüs tomografisi (BT) veya MR gibi görüntüleme yöntemleriyle şekil bozukluğunun derecesi, kalp ve akciğerlere etkisi değerlendirilir.

Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Tedavi, bozukluğun tipine ve derecesine göre değişir:

  • Egzersiz ve Fizik Tedavi: Hafif vakalarda kasları güçlendirmeye yönelik egzersizler önerilir.

  • Vakum Cihazları: Kunduracı göğsü için bazı özel vakum aletleri kullanılabilir.

  • Ortez (Korse) Tedavisi: Güvercin göğsü için özel korse ile baskı uygulanarak göğüs kemiğinin şekli zamanla düzeltilmeye çalışılır.

  • Cerrahi Tedavi:
    Gelişmiş vakalarda cerrahi tedavi gerekebilir. En yaygın yöntemler:

    • Nuss Yöntemi: Göğüs altına özel bir metal bar yerleştirilerek içeri çöken kemiğin dışarı itilmesi sağlanır. Genellikle kapalı yöntemle uygulanır.

    • Ravitch Yöntemi: Açık cerrahi ile bozuk kaburgalar düzeltilir. Daha çok karmaşık ya da ileri olgularda tercih edilir.

Estetik ve Psikolojik Etkiler

Bu bozukluklar, özellikle ergenlik dönemindeki gençlerde özgüven kaybı, sosyal çekingenlik ve beden algı sorunları yaratabilir. Bu nedenle sadece fiziksel değil, psikolojik boyutu da dikkate alınmalıdır. Başarılı tedaviyle hem sağlık hem de estetik açıdan tatmin edici sonuçlar elde edilebilir.

Aşırı Terleme

Aşırı Terleme (Hiperhidrozis) Nedir?

Terleme, vücudun ısı dengesini sağlamak için gerekli doğal bir mekanizmadır. Ancak bazı kişilerde, sıcaklık ya da fiziksel aktivite olmadan bile normalin çok üzerinde terleme görülür. Bu duruma hiperhidrozis yani aşırı terleme denir.

Aşırı terleme, genellikle avuç içi, koltuk altı, ayak tabanı veya yüz bölgesinde görülür. Hem sosyal yaşamı hem de iş hayatını olumsuz etkileyebilir. İnsanlar tokalaşmaktan, açık renk giymekten veya topluluk içinde bulunmaktan kaçınabilir.

Neden Olur?

Aşırı terleme iki şekilde sınıflandırılır:

  1. Primer (birincil) hiperhidrozis:
    Nedeni tam olarak bilinmez. Genellikle ergenlikte başlar ve genetik yatkınlık söz konusudur. Vücudun sadece belirli bölgelerinde (avuç içi, ayak, koltuk altı gibi) terleme artışı olur.

  2. Sekonder (ikincil) hiperhidrozis:
    Altta yatan başka bir hastalığa (tiroid bozuklukları, şeker hastalığı, enfeksiyonlar, bazı ilaçlar) bağlı olarak gelişir. Tüm vücutta yaygın terleme görülür. Bu durumda altta yatan nedenin tedavi edilmesi gerekir.

Tanı Nasıl Konur?

Tanı, hastanın öyküsü ve fizik muayene ile konur. Gerekirse kan testleri ve görüntüleme yöntemleriyle sekonder nedenler araştırılır.

Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Tedavi, terlemenin şiddetine ve hastanın yaşam kalitesine etkisine göre planlanır:

  • Lokal tedaviler:
    Özel ter önleyici solüsyonlar (alüminyum klorid içeren) kullanılır. Hafif olgularda yeterli olabilir.

  • İlaç tedavisi:
    Ağızdan alınan bazı ilaçlar ter bezlerinin çalışmasını azaltabilir. Ancak yan etkileri nedeniyle dikkatli kullanılmalıdır.

  • Botoks enjeksiyonu:
    Özellikle koltuk altı, el ve ayakta terlemeyi 4–6 ay süreyle etkili şekilde azaltır. Etkisi geçici olduğundan tekrarlanması gerekir.

  • İyontoforez:
    El ve ayak terlemelerinde kullanılan, düşük akımlı elektrikle uygulanan bir yöntemdir.

  • Cerrahi tedavi (Endoskopik torasik sempatektomi – ETS):
    Özellikle el terlemesinde kalıcı ve yüksek başarı oranına sahip bir yöntemdir. Bu işlemde, terlemeye neden olan sinirler kapalı yöntemle (VATS) kesilir ya da klipslenir. Deneyimli cerrahlar tarafından uygulandığında güvenlidir.

Unutmayın:

Aşırı terleme bir kader değildir. Sosyal hayattan soyutlanmaya gerek yoktur. Uygun tedavi yöntemleriyle bu durum kontrol altına alınabilir, yaşam kalitesi belirgin şekilde artırılabilir.

Özefagus (Yemek Borusu) Kanseri

Yemek Borusu (Özofagus) Kanseri ve Cerrahisinde Kapalı Ameliyat Yöntemleri (VATS)

Yemek borusu kanseri, sindirim sisteminin önemli bir parçası olan özofagus adlı boru şeklindeki yapının kötü huylu tümörleridir. Genellikle yutma güçlüğü, kilo kaybı, göğüs veya sırt ağrısı gibi belirtilerle ortaya çıkar. Ne yazık ki birçok hastada tanı konulduğunda hastalık ilerlemiş olabilmektedir.

Tedavi Nasıl Planlanır?

Özofagus kanserinde tedavi, hastalığın evresine ve hastanın genel durumuna göre planlanır. Erken evrede yakalanan hastalarda cerrahi tedavi ile uzun süreli yaşam şansı mümkündür. Daha ileri evrelerde ise kemoterapi, radyoterapi ve cerrahinin birlikte kullanıldığı multidisipliner bir yaklaşım gerekir.

Cerrahi Tedavi Nedir?

Cerrahi tedavide amaç, tümörlü yemek borusunun çıkarılması ve sindirim sisteminin yeniden yapılandırılmasıdır. Bu işlemlere özofajektomi denir. Özofajektomi oldukça büyük ve karmaşık bir ameliyattır; hem karın, hem göğüs, hem de boyun bölgesine müdahale gerekebilir.

Kapalı (Minimal İnvaziv) Yöntemlerin Yeri: VATS

Günümüzde gelişen teknoloji sayesinde yemek borusu ameliyatları da artık kapalı yöntemlerle, yani minimal invaziv tekniklerle yapılabilmektedir. Bu yöntemlerden biri de VATS (Video Yardımlı Torakoskopik Cerrahi)’dir.

VATS yöntemiyle göğüs boşluğuna 2–3 küçük kesiyle girilir. Kamera ve özel cerrahi aletler yardımıyla tümörlü yemek borusu çıkarılır. Karın bölgesindeki işlemler de genellikle laparoskopik (kapalı) olarak yapılır. Bu şekilde hastaya daha az travma uygulanmış olur.

VATS Yönteminin Avantajları Nelerdir?

  • Daha az ağrı

  • Daha kısa hastanede kalış süresi

  • Daha düşük enfeksiyon riski

  • Daha hızlı iyileşme ve sosyal yaşama dönüş

  • Daha estetik cerrahi izleri

  • Solunum fonksiyonlarının daha iyi korunması

Bu avantajlar özellikle ileri yaştaki ya da eşlik eden hastalıkları olan hastalar için büyük önem taşır.

Kimler İçin Uygundur?

Her yemek borusu kanseri hastası kapalı ameliyata uygun olmayabilir. Tümörün yayılımı, hastanın genel durumu ve önceki ameliyat öyküsü gibi faktörler bu kararı etkiler. Bu nedenle her hasta için tedavi planı kişiye özel olarak, deneyimli bir cerrahi ekip tarafından yapılmalıdır.

Sonuç olarak, yemek borusu kanseri ciddi ve dikkatli yönetilmesi gereken bir hastalıktır. Ancak erken tanı ve doğru yöntemlerle, cerrahi dahil olmak üzere etkili bir şekilde tedavi edilebilir. Günümüzde kapalı yöntemlerle yapılan ameliyatlar, hem hastaların iyileşme sürecini kolaylaştırmakta hem de yaşam kalitelerini artırmaktadır.

İletişim

Merak ettiğiniz tüm konular için bizimle iletişime geçebilirsiniz.